Dünya devi Real Madrid'in ligin ortasında teknik direktörü Rafael Benitez'i gönderip, görevi Castilla'yı çalıştıran Zinedine Zidane'a vermesi, akıllara futbolculuk dönemlerinin ardından teknik direktörlüğe soyunan diğer efsanelerin âkıbetlerini getirdi.
Futbolda teknik direktörlük mesleğini icrâ edenlerin büyük bölümünü eski futbolcular oluşturuyor. Bunlar arasında dünya futboluna damgasını vurmuş isimler de bulunuyor. Dünyanın en köklü kulüplerinden olan Real Madrid, bu sezon takımda bir türlü istikrarın yakalananaması üzerine Rafael Benitez'in görevine son vererek yerine belki de Real Madrid'i en çok tanıyan ismi, Zinedine Zidane'ı getirdi.
2001-2002 sezonu başında Juventus'tan Real Madrid'e 75 milyon euro'ya transfer olarak rekor kıran Zidane, beş sezon formasını giydiği bu kulüpte, La Liga, Şampiyonlar Ligi, Süper Kupa ve Kıtalararası Kupa şampiyonlukları yaşamıştı. Cezayir asıllı Fransız efsane, 2006 yılında bıraktığı futbola yine 2013 yılında yine Real Madrid'le ancak bu kez yardımcı antrenör olarak dönmüştü.
Zidane basamakları birer birer çıktı, bir yıl yardımcı antrenörlük yaptıktan sonra B takımı Castilla'nın başına geçti, iki yıl da burada hizmet verdi. Sezon başından bu yana gelen "Benitez'ın kovulması durumunda takımın başına geçecek misin?" sorularına hep "Benim için daha çok erken. Ben yerimde mutluyum" dedi, ancak başkan Florentino Perez'i ikna edemedi... Kariyerinde henüz A takım çalıştırmamış Zidane'ın dünyanın en büyük kulüplerinin başına getirilmesi farklı tepkilere yol açtı. Bazıları Zidane'ın enerjisi ve karakteriyle başarıya ulaşacağını öne sürerken, Perez'in Zidane'ı getirmekle büyük bir risk alıp kumar oynadığını savunanlar da oldu.
Peki Zidane gibi ihtişamlı futbol kariyerleri olan efsanelerin teknik direktörlük serüvenleri nasıl oldu? Dilerseniz kısaca göz atalım... (Not: Aşağıdaki isimler (Guardiola hariç), 'efsane' deyince akla gelen ilk isimlerden olan Pele ile değişik milletlerden futbol adamlarının 'FIFA 100' adı altında seçtiği dünyanın en iyi futbolcuları listesinden derlenmiştir.)
Diego Armando Maradona
Futbol kariyerinde Napoli ve Arjantin Milli Takımı formalarıyla efsaneleşen Diego Maradona, yeşil sahadaki başarısını kulübeye yansıtamadı. 1994'te Mandiyu de Corrientes, 1995'te de Racing Club gibi iki mütevazı Arjantin kulübünü çalıştıran Maradona, futbola verdiği 13 yıllık aranın ardından 2008'de Arjantin Milli Takımı'nın başına geçti. Ülke federasyonu, 2010 Dünya Kupası'nda takıma çeyrek final oynatan Maradona'ya yeni sözleşme önermedi ve efsane isim boşa çıktı. Milli takımdan sonra Birleşik Arap Emirlikleri'nin Al-Wasl takımını çalıştıran Maradona, burada da dikiş tutturamayınca teknik direktörlüğü bıraktı.
Alfredo Di Stefano
Real Madrid tarihinin en golcü isimlerinden birisi olan Alfredo Di Stefano, arkasında başarılı sayılabilecek bir teknik direktörlük kariyeri bıraktı. Başta Real Madrid (İspanya), Valencia (İspanya), Boca Juniors (Arjantin) ve River Plate (Arjantin) gibi devler olmak üzere birçok kulüp çalıştıran Arjantinli efsane, Valencia'ya La Liga ve Kupa Galipleri Kupası'nı kazandırarak, bu kulübün tarihine adını altın harflerle yazdırdı.
Johan Cruyff
Total futbolun mucidi Hollandalı Johan Cruyff, futbolcu olarak efsaneleştiği iki kulüp olan Ajax (Hollanda) ve Barcelona'da (İspanya) hoca olarak da önemli başarılar elde etti. Teknik direktör olarak Ajax'a Kupa Galipleri Kupası'nı getiren Cruyff, Barcelona'da ise üst üste dört La Liga şampiyonluğu yaşamasının yanı sıra Avrupa Kupası ile UEFA Avrupa Süper Kupası'nı da kaldırmayı başardı.
Gullit - Van Basten - Rijkaard
İtalyan devi Milan'ın süper üçlüsü olarak tarihe geçen Ruud Gullit - Marco Van Basten - Frank Rijkaard üçlüsünü teknik direktör olarak da ayırmayalım dedik. Futbolculuk dönemlerinde Avrupa'yı kasıp kavuran süper üçlünün -belki Rijkaard dışında- hedefledikleri başarıya ulaştıkları söylenemez. Ülkemizde Galatasaray ile hüsran yaratan Rijkaard, Barcelona ile Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu ve iki La Liga kazansa da, bu takımdan sonra gittiği hiçbir yerde başarılı olamadı ve teknik direktörlük kariyerini erkenden noktaladı. Gullit'in başarısız kariyeri Rus ekibi Terek'ten yanlızca üçüncü maçında kovulmasıyla bitti, Van Basten ise 2004-2008 yılları arasında çalıştırdığı Hollanda Milli Takımı'na şimdi ise yardımcı antrenör olarak döndü.
Zico
Dünya futbolunun gördüğü en büyük yeteneklerden olan Arthur Antunes Coimbra nâm-ı diğer Zico, teknik direktörlük kariyerindeki en iyi yıllarını Fenerbahçe'nin başında geçirdi. 2006-2007 sezonunda Sarı-Lacivertliler'i hem lig hem de Türkiye Süper Kupası şampiyonluğuna taşıyan, bir sonraki sezonda da takıma Şampiyonlar Ligi'nde de çeyrek final oynatan Brezilyalı, Fenerbahçe'den ayrıldıktan sonra istediği sıçramayı bir türlü yapamadı. 62 yaşındaki isim, şu sıralar Hindistan Ligi'nde FC Goa'nın teknik direktörlüğünü yapıyor.
Roberto Carlos
Hem futbolcu hem de teknik direktör olarak yakından tanıdığımız isimlerden olan Roberto Carlos, Sivasspor ve Akhisar Belediyespor'da çalıştıktan sonra tıpkı eski hocası Zico gibi Hindistan Ligi'nin yolunu tuttu. Carlos'un teknik direktör olarak henüz ciddi bir başarısı bulunmuyor ancak 42 yaşında ve daha yolun başında olduğunu belirtmekte fayda var.
Gheorge Hagi
Galatasaray'da işler ne zaman kötü gitse akla gelen ilk isimlerden biri hep Hagi oldu. 2004-2005 ve 2010-2011 sezonlarında Sarı-Kırmızıların başına geçen Rumen efsane, iki döneminde de kendisinden beklenen etkiyi yaratamayınca ülkesine dönmek zorunda kaldı. Hagi, şu sıralar sahibi olduğu ve Romanya Birinci Ligi'nde mücadele eden Viitorul kulübünü çalıştırıyor.
Michael Laudrup
Futbol kariyerinde Barcelona, Real Madrid ve Juventus (İtalya) gibi takımlarda forma giyen Michael Laudrup, İspanya ve İngiltere'de birkaç orta sıra takımı çalıştırdıktan sonra Katar'ın Lekhwiya takımının başına geçti. Şu sıralar boşta olan Danimarkalı efsanenin teknik direktör olarak Swansea ile kazandığı İngiltere Lig Kupası'ndan başka bahsedilmeye değer bir başarısı bulunmuyor.
Franz Beckenbauer
Futbol kariyerinin büyük bölümünü altyapısından yetiştiği Bayern Münih'te geçiren ve libero deyince akla gelen ilk isimlerden olan Franz Beckenbauer, 12 yıllık antrenörlük kariyerine büyük başarılar sığdırdı. 1984'te başına geçtiği Batı Almanya'ya 1990'da Dünya Kupası'nı kazandıran Beckenbauer, daha sonra hem Marsilya (Fransa) hem de Bayern Münih'le (Almanya) lig şampiyonlukları yaşamayı başardı. Bayern'in Beckenbauer komutasında kazandığı bir de UEFA Kupası bulunuyor.
Jürgen Klinsmann
Tüm zamanların en yetenekli golcülerinden olan Jürgen Klinsmann, kariyerinde Inter Milan (İtalya), Bayern Münih, Monaco (Fransa) ve Tottenham (İngiltere) gibi takımların formasını giydi. ABD'de futbolu bıraktıktan sonra Almanya Milli Takımı'nın başına getirilen Klinsmann, bu ülkede düzenlenen 2006 Dünya Kupası'nda takımına yarı final oynattı. Milli takımdan ayrıldıktan iki yıl sonra Bayern Münih'te teknik direktörlük koltuğuna oturan Klinsmann, şampiyonluk gelmeyince buradan da ayrıldı ve ABD Milli Takımı'nın başına geçti.
Lothar Matthaus
83'ü Batı Almanya olmak üzere tam 150 kez Almanya Milli Takımı'nın formasını giyerek bu alanda rekoru elinde bulunduran Bayern Münih efsanesi Lothar Matthaus da antrenörlükte başarılı olamayan isimlerden. Daha önce Macaristan Milli Takımı'nı da çalıştıran Matthaus, son olarak 2011 yılında Bulgaristan Milli Takımı'ndan kovulunca teknik direktörlüğü bıraktı.
Dino Zoff
Gelmiş geçmiş en iyi kalecilerden, Dünya Kupası'nı kazanan en yaşlı isim olan (40 yaş 4 ay 13 gün) Dino Zoff, teknik direktörlük kariyerine daha önce 11 yıl formasını giydiği Juventus'la başladı. Ancak burada işer iyi gitmeyince daha sonra senelerce Lazio'yu (İtalya) çalıştıran Zoff, İtalya Milli Takımı ve Fiorentina (İtalya) serüvenlerinin ardından teknik direktörlük kariyerini noktaladı. Bu süreç içerisinde Juventus'a UEFA Kupası kazandıran Zoff, İtalya Milli Takımı'yla da EURO 2000'de ikincilik yaşadı.
Josep Guardiola
Futbolculuk kariyerinin büyük bölümünü altyapısında yetiştiği Barcelona'da geçiren Guardiola, antrenörlük kariyerine de Barcelona'da başladı. B takımını bir sezon çalıştırdıktan sonra Katalan devinin patronu olan Guardiola, üç La Liga, iki Şampiyonlar Ligi, iki Avrupa Süper Kupası, iki Dünya Kulüpler kupası, iki İspanya Kral Kupası ve üç İspanya Süper Kupası şampiyonluğu yaşayarak arkasında akılalmaz bir geçmiş bıraktı. Daha sonra Alman devi Bayern Münih'in başına geçen 44 yaşındaki çalıştırıcı, burada da iki Bundesliga şampiyonluğu ile birer Avrupa Süper Kupası ve Dünya Kulüpler Kupası kazandı.
Luis Enrique
Tıpkı Guardiola gibi antrenörlük kariyerine Barcelona B takımında başlayan Luis Enrique, Roma ve Celta Vigo maceralarının ardından 2014'ün mayıs ayında Barcelona'nın başına geçti. Henüz ilk sezonunda 5 kupa (La Liga, İspanya Kral Kupası, Şampiyonlar Ligi, Avrupa Süper Kupası ve Dünya Kulüpler Kupası) kazanarak Guardiola'yı unutturan Luis Enrique, bu sene de kazanılmadık kupa bırakmayacak gibi görünüyor.